26 Ocak 2015 Pazartesi

Nerede ne yesek? 1

Taşfırın Pidemiz Ankara





Eşimle yeni yerler keşfetmeyi yeni lezzetler tatmayı seviyoruz. Geçenlerde Cepa'daydık. Pide yemek istedik ve Taşfırın Pidemiz'i deneyelim dedik. 
Karadeniz kokan bu mekanda Karadeniz'e has lezzetler de bulabilirsiniz. 
Ben, Bafra kapalı kıymalı tereyağlı pideyi şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca sade lezzetlerden hoşlananlara Develi pide de tavsiye olunur.


Akilah Fi Çi Pİ

Merhabalar,

Kitaplar engin deniz... Hepsini okumak istiyorum. Keşfetmek istiyorum onlarla dünyayı ve kendimi. Keşke ömrüm yetse buna. Günler yetse, saatler yetse...

Geçtiğimiz günlerde Akilah adlı bir yazarla tanıştım. Fi diye bir kitap yazmış. Ne iyi yapmış ellerine gözlerine kalemine sağlık. Altı yüz küsür sayfayı bir kaç günde bitirdim. Okadar sürükleyici, okadar heyecan verici ki... Çokk beğendim. Fi'nin devamı var Çi onu da okudum hemen. En heyecanlı yerinde bitti. Pi Şubat'ta çıkacakmış heyecan ve merakla bekliyorum.

Bu kitaplarda her şey var her şey. Benim kelimelerim yetmiyor anlatmaya bu yüzden merak edenlere link atıyorum lütfen inceleyin. Hatta ne duruyorsunuz? Alın okuyun. Benden şiddetle tavsiye olunur. :)

http://akilah.co/fi/








21 Ocak 2015 Çarşamba

Ricotta Peyniri Tarifi



Yemek yapmak benim gibi sizin için de tutkuysa ve Türk mutfağı olduğu kadar Dünya mutfağına da merak salmaya başladıysanız benim gibi, İtalyan mutfağında tatlı ve tuzlularda pek çok kez karşınıza çıkmıştır rikotta. Nedir dedim bu ricotta? Meğer bizim bildiğimiz tatlı lor peyniriymiş. Biz genelde raf ömrü uzasın diye tuzlarız. Bu yüzden de piyasada tatlı lor bulmak zordur. Ancak evde yapması da çok kolay bu peyniri.


 İşte size lor peyniri, nam- ı diğer ricotta tarifi:



  • 1 litre süt
  • 4 kaşık üzüm sirkesi veya limon suyu (asitli oldukları için sütü keserler)
  • 1 çay kaşığı tuz

Süt çelik tencereye alınır. İçine tuz atılır. Bu tuz miktarı peynirinizi çok da tuzlu yapmayacak merak etmeyin. biraz da tuz gerek. Üzeri hafif kaymak tutana kadar ısıtılır. Yani tam kaynamadan yaklaşık 80 dereceyken ocaktan alınır. içine sirke eklenir ve şöyle bi karıştırılır. sütün kesiliverdiğini göreceksiniz. Bu şekilde 1 -2 saat bekletin. Sonra bir süzgeç alınır içine temiz bir tülbent serilir ve karışım süzülümeye bırakılır. En az 2 saat suyunun süzülmesi için gereklidir. Sonra tülbenti kaldırıp sıkın kalan su da iyice gitsin. Ricottanız hazır. Afiyet olsun.




Tatlılarda, tuzlularda afiyetle yiyebilirsiniz. ister içine şeker ya da reçel katın kızarmış ekmeğe sürün, ister makarna ya da böreğe koyun arzu ederseniz tuz ekleyin öyle yiyin. Size kalmış. Her şeyle gider. Daha sonraki yazılarımda sizlerle ricotta ile hazırlanabilecek tarifler paylaşacağım. 

Sevgiyle kalın. :)


20 Ocak 2015 Salı

Mubişim Minty'i Nasıl Evcilleştirdim?

Her şeyden önce evinize yeni bir mubiş almaya karar verdiyseniz bunun için pet shop'a değil evde yavru alan, ticari kaygı gütmeyen kişilerden almanız. Peki nasıl bulacağım o kişileri? derseniz, www.muhabbetkusu.com.tr adresinden ya da bunun gibi diğer forumlardan evde üretim yavrulara ulaşabilirsiniz. Bu sitelerde gördüğünüz yavruların çoğu zaten alıştırılmış oluyor. Sizin fazla uğraşmanıza gerek kalmıyor. Ben de bunu  Minty'i aldıktan sonra öğrendim malesef.

Evde İlk Zamanlar

Bebeğinizi ordan, burdan, biyerden evlat edindiiz, kafesini güzelce dizayn ettiniz ve evin en işlek, en çok yaşanan yerine yerleştirdiniz. Ben kafesin ne çok aşağıda ne çok tepede, tam göz hizanızda olması gerektiğine inanıyorum. Bizim bir oturma odamız yok. Günümün çoğunu salonda geçiriyorum. Bu sebeple kafesi salonun baş köşesine yerleştirdim. 

Daha sonra onunla yumuşak ses tonuyla konuştum. Yanaklarındaki tüyleri kabartıp beni dinleyişini unutamıyoum. Bir iki gün sonra elimi kafese sokup öylece bekledim. Eliniz kafesteyken avuç içiniz aşağı bakmalı. El onlar için çok acayip bir şey. Hatta siz çok acayipsiniz ona göre. Kocamansınız, gaganızın yerinde yumuşak acayip bir ağzınız var, gözlerinizin ikisi de önde, hele o pençeleriniz... Ya altından kocaman tırnaklar çıkar da onu parçalayıverirse! Uzaylıların eline düştü sanki kuş. Siz ona empati yapıp onun annesi olduğunuzu onu besleyip seveceğinizi, onunla oynayacağınızı hissettirmelisiniz. Bunu yavaş, güven veren hareket ve ses tonuyla yapmalısınız. Ani hareketlerden sakınmalısınız. Ve her şeyden önce SABIRLI VE İNANÇLI olmalısınız. 

Ben çalışan bir kadın olduğum için. Minty'i de benden başka eğitecek kimse olmadığı için sabah işe gitmek üzere kalktığımda mümkün olduğunca çabuk hazırlanıp kendi kahvaltımdan ödün veirp onu elimle besleme seansları yaptım. Şöyle ki, sabah hava tam aydınlanmamış bizimki de akşamdan beri hiç bir şey yememiş oluyor haliyle. Avucuma biraz yem alıp yavaşça uzatıyorum ve sabırla bekliyorum. Tabi ki her seferinde önce kendini kafesin duvarlarına bi vuruyor hunharca. :( Ben sabırla bekliyorum. Ancak ümit vaat eden bir durum da var ki yem ilgisini çekiyor. Çırpınışının faydasız olduğunu görüp sakince tünekte beklerken önünde avucumda duran yeme bakmadan edemiyor. Ağzı sulanıyor sanki :)) Asla kafesten yemliği çıkarmadım. Asla aç bırakmadım. Muhabbetler 3 saatte bir yem yerler. Ben işteyken o yedi içti. Akşam olup da geldiğimde ev karanlık olduğundan yemliği göremiyor ve aç oluyordu haliyle. Ben hınzır da bu fırsatı kaçırır mıyım? Hemen alıyorum avucuma biraz yem ve uzatıyorum o yine çırpınıyor ama yılmıyorum. Günler böyle giderken tabi akşam arada parmğımı tünek yapıp uzatıyorum çıkmaya alıştırıyorum. Çıkıyor. Kafes içinde parmaktan parmağa çıkma alıştırmaları yaptırıyorum. Çıkmasını istediğiniz parmağınızı ayaklarının biraz üstüne karnına doğru koymalısınız. Kuşlar hep yukarıda durana çıkma eğilimindedir. Ayak hizasından aşağıda duran parmağa gitmezler. Ertesi sabah sanki parmağıma çıkan o değilmiş gibi çırpınmalar... Moralim bozuluyor. Ama VAZGEÇMİYORUM. Bu arada biraz daha aşama katediyoruz ve elimdeki yemden yemeye başlıyor artık. Elime çıkıp yeme uzanması yarım saat alsa da elim uyuşsa da SABREDİYORUM. Artık akşam yemeklerini ve sabah kahvaltılarını elimden yemeye baya alışıyor. Akşamları evde olduğum saatlerde kursağı düzleştikçe yem uzatıyorum. Çok zevkli :))

Bir hafta falan kafesten çıkarmamayı planlamıştım ama kendisi kafeste çırpınırken yanlışlıkla kaçıverdi. (bir hafta sonra çıkarsam da bir şey değişmeyecekti aslında. Kafesteyken odayı tanıyamazlar uçmaları gerek.) Kendini duvara, tavana, bir de yere vurdu :( ceresi yara oldu. Çok korktum, üzüldüm ama hemen tepesine koşmadım akbaba gibi düşman gibi... Kendini toplayıp yürüyünce yavaşça gittim yanına. Elimi uzattım gelmdi tabi. Uçtu yukarıda bir yere kondu. tekrar uzattım parmağımı, GELDİ! inanamadım ama parmağıma geldi. Sonra yavaş yavaş uçurma alıştırmalarına başladım. Parmağıma alıp kendim çıkardım kafesten. dışarıda çoktan bir oyun alanı yapmıştım bile. Orada zaman geçirmeyi çok sevdi. Ama hiç uçup bana gelmezdi. Neler denedim neler. Karşısında bir şeyler yedim, bir şeyler kurcaladım, yok! ama gelmek için can attığı da belliydi. :)

Sonunda!

Bir gün masada portakal soyuyorum bi baktım uçtu kafama kondu! O anı hiç unutamam. Dünyalar benim oldu! O günden sonra da hep kafamda, omzumda gezdi. Tüm uğraşlarım nihayet sonuç vermeye başladı. Artık bana gelmesi için ona yem uzatmama gerek yoktu. Bundan sonrası ileri eğitim. Konuşma çalışmaları. 

Ha bu arada onu hiç kafese koymuyorum o hep özgür. Salonum onun yuvası. Onun özgürlüğünün bedelini, her yerin kuş kakası olmasıyla ve çiçeklerimi mahvetmesiyle ödesem de asla pişman değilim. Kuşlar kafeste yaşamak çin yaratılmamışlardır. Bunu sakın unumayın. Eğer kafesten hiç çıkarmıycam diyorsanız kuş size göre bir evcil değildir. Nekadar geniş de olsa kafeste yaşatmak zulümdür onlara. Buna hakkımız yok.

19 Ocak 2015 Pazartesi

Burun Deldirme Maceram


Değerli okuyucularım, değerli hızma severler, hızmayı hoş bulanlar,
Hoşgeldiniz :)

Aaaah hızma! Hep istedim ama cesaret edemedim. Taa ki 2 ay öncesine kadar. 32 yaşıma geldim cesaretli olmam gerektiğini, korkunun insanı pek çok güzellikten alıkoyduğunu yeni öğrendim. İnsan bir şeye cesaret ettimi aslında korkmasının anlamsızlığını anlıyor ve yavaş yavaş korktuğu şey kalmıyor. Meğerse kendi kendime duvar örüyormuşum önüme pek çok konuda. 

Bende değişik bir huy var. başkalarının tecrübelerinden de ders çıkarırım. Hızma maceram da görümcemi hızmalı görmemle başladı. :) Ondan cesaret aldım. Hızma yaptırmış ve hala yaşıyor :P :) Sevgili eşimin bana öğrettiği " Ucunda ölüm mü var?" lafı herzaman yardımcım olmuştur bu hayatta. Her neyse konuyu çok dağıttım. Herşeyi olduğu gibi bu hızma mevzusunu da çokça araştırdım. Okudum, sordum... Yaptıracağım ama nasıl? Tabancayla mı? İğneyle mi? Eğer siz de araştırdıysanız görmüşsünüzdür ki her yerde iğneyle deldirmeyi tavsiye ediyorlar. Ancak çevremdekiler ve görümcem de dahil herkes tabancayla şip şak deldirmiş ve öneriyorlar.

Burnum da çok değerlidir benim için öyle merdiven altı operasyonlarıyla iltahaplandırıp falan kaybedemem onu aman haa! Geçen yıl geceyarısı bayılıverdim sebepsiz. Dudağım falan patladı ben hiç bir şeyi önemsemeyip burnuma bir şey olmadığına şükrettim :)

İki seçenek var önümde biri daha hijyenik gerçekten eldivenli steril iğneli falan, diğerinde steril küpeyle deliyorlar güya ama o küpeyi elini yıkamadan eldiven giymeden tutunca nerde kaldı o sterillik? ayrıca delinecek bölgenin de temizlenmesi lazım batikonla. İşim gereği bilince böyle şeylerii daha zor oluyor karar vermek. Daha önce de kulağımı deldirdim bir kaç yerinden kıkırdak da deldirdim tabancayla. Yine aynı dikkatsizlik ve hijyen eksikliği... Kızılaydaki bir gümüşçüde deldirdim kulağımı. Hiçç acımadı ve iltihap falan da olmadı. Antibakteriyel pomat da sürmedim. deri bütünlüğünü bozuyorsunuz aslında. Sonra düşündüm hiç mi elimize bir şey batmıyor hiç mi kanamıyor? Hepsinde iltihap oluyor mu? Yok. Demekki neymiş? insan vücudu mükemmelmiş!

İşte o an!

En sonunda kararımı verdim. hızlıca olacağından daha acısız bir şekilde kurtulacağıma inandığım yöntem olan tabancayla deldirmeye. Gittim Kızılay'da bir gümüşçüye, dedim böyle böyle. Bu arada ekşi sözlükte, forumlarda orda burda yok acayip acıyor, gözümüz yaşarıyor ama 1 saniye sürüyor falan filan diyorlar. Bu tür yazılar hiiiç gözünüzü korkutmasın. Hiç acımadı. Şaşırdım. Pıt! ve küpe burunda! Ne göz yaşarması ne inanılmaz acı... sadece 1,2 dakika sonra yine 1,2 dakika süren ufacık yanmanın ardından burun kemiğimde hafif sızlama oldu 10 dakika kadar sürdü galiba ve bitti. O kadar mutlu oldum ki. Ertesi gün gittim hızmayla değiştirdim küpeyi. Deldirdiğim yerdeki beyefendi nazikçe ve hijyenik bir şekilde hızmamı taktı. Güzelce Baktroban sürdü. Hafif yanma oldu değiştirirken hızmayı. O kadar da olacak canım. Zaten yeni hızmanın mutluluğyla unutuluyor hemen o acı :) 
İşte burnumda küpeyle o ilk saatlerim :)

Bakım

Önemli olan sonrası. Hızmayı taktın mı 2- 3 ay kurcalamamak gerek. Elleri yıkamadan Hızma değiştirmemelisiniz. Ben banyoda burnumu güzelce sabunladım ilk sefer sabun biraz yaksa da bir daha yakmadı. Bunun için ille de antibakteriyel sabun kullanmanıza gerek yok. Tüm Sabunlar zaten antibakteriyeldir. Hızmayı çıkarmadan yıkıyorsunuz o bölgeyi. İlk etapta uzun bir hızma seçerseniz daha kolay olur. hızmayı ileri geri ittirdiğinizde sabun içeri kaçar zaten. (Uzun hızma kullanmak ufak da olsa şişme olduğu için daha sağlıklı. Halka hızmalar, en az 2 ay sonra takılmalı). Banyodan sonra bazen hızmayı çıkarıp Terramycin pomatı hızmaya sürüp öyle taktım ve iltihap sorunu yaşamadım.

Küçük Bir Sorun

İnsan her gün değişik hızmalar takmak istiyor. Ancak ilk aylar pek hızma değiştirmemek gerekir. Sabırsızlığıma yenik düştüm. Herzaman Kızılay'a gidemediğimden evime yakın bir büjitericide gümüş hızma bulmak beni çok mutlu etmişti. İster kulak deldirin ister burun ilk  gümüş ya da altın takı tercih etmelisiniz. Herneyse yeni hızmamı hemen taktım değişik görününm beni daha da mutu etti. Yeni ayakkabı veya çanta almış kadar sevindim :)) Yalnız bir sorun vardı. Daha doğrusu bunun sorun olacağı aklıma gelmezdi. Yeni aldığım hızma çok inceydi. Burnumun deliği çok taze olduğundan hemen yeni hızmaya göre inceldi. Delik küçülünce ilk hızmamı tekrar takmak istediğimde çoook zorlandım. Baya bastırmak zorunda kaldım. Ucunda top olduğu için zor oluyor. Sonunda taktım. Canım yandı biraz ama geçti. Fakat ne olduysa sonrasında oldu. Bir kaç gün sonra bir baktım hızmanın deliğin etrafında sivilce gibi kırmızı içi su dolu baloncuk oluştu. hızma artık bu sivilcenin üzerinde ve havada duruyordu. Görüntüsünün aksine acı yoktu. İltihap olmadığını bilsem de şüphe etmeden duramadım. Biraz kurcaladım sıkmaya çalıştım. sonuç alamadım. 

Sizlere anlatmak istediğim tecrübem şu ki. Eğer bu gibi zorlamalar sonucu o bölgeyi irite ederseniz iritasyon baloncuğu çıkar. Bu durumda eğer kızarıklık yeşilimsi sarımsı iltahap, zonklama ,sıcaklık yoksa bu iritasyon baloncuğudur. Ve size der ki "beni elleme ben kendi kendime geçerim. İz de bırakmam geride. Ne zaman geçeceğimi bir ben bilirim." Bünyeye göre kişiye göre 1 hafta da olabilir 3 ay da. Ama geçer. Her ne kadar bunları söylesem ve tecrübe etsem de her durum kişiye göre değişir. Siz yine de doktora başvurun derim.

Önemli Uyarılar

Hızma çıkarmaya gelmez, hemen kapanır. 2 saatte bile kapanabilir.
İlk etapta mutlaka gümüş veya altın hızma kullanın. Hatta gümüşten hiç şaşmayın derim.
Temizlik çok önemlidir.


Siz de benimle ve herkesle tecrübelerinizi paylaşmak ister misiniz? Öyleyse yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiyle kalın.

18 Ocak 2015 Pazar

Mubişim Minty :)


Herkese kendi yavrusu mükemmel gelir ya ondan mı bilmem ama muhabbet kuşları bana göre dünyanın en sevimli en cana yakın en tatlı evcil hayvanı. Benim bebeğim Minty, dünya tatlısı bir erkek. Şu anda 1 yaşında. 3 cümle 5- 6 kelime söylüyor.(Belki çok değil ama önemli de değil benim için) Efektler yapıyor. Duyduğu sesleri hemen aynen taklit ediyor. Papağandan daha papağan. :)Yeterince ilgi gören tüm muhabbetler, eğer travmalı bebeklik geçirmemişlerse ve yavrularsa, Minty gibi olabilir. Onu yaklaşık 45 günlükken evlat edindim. Geldiğinde çok korkaktı elbette. Ona her yaklaşma girişimim kendini kafeste sağa sola vurmasıyla son buluyordu.  

Siz sevgili muhabbet kuşu severlere kendi kuşumu nasıl çocuğum halin getirdiğimi anlatacağım. Belki muhabbet kuşu eğitimi konusunda yardımım olur. Omzunuzdan inmeyen, meraklı, mutlu mubişiniz olur da siz de mutlu olursunuz böylece. :)

Saç Uzamasını Hızlandırmak ve Sağlıklı Saçlar İçin İp Uçları


Uzun saçlara sahip olmak son derece mükemmeldir ancak saç ayda en fazla 1 santim uzar. Hal böyle olunca saç uzatmak çok zaman alır. Üstelik yıpranan saç kırılıp dökülür, uzaması iyice yavaşlar ve saç uzatmak çileye dönüşür. Arzuladığınız saç boyuna sağlıklı ve daha hızlı ulaşmak için size yapmanız ve yapmamanız gerekenleri sıralayacağım.

1.    Saç düzleştiriciler, maşa, brezilya fönü, perma, saç ağartıcılar, saç boyamak, saç spreyleri ve bunun gibi kimyasallar saça ciddi zarar verir. Saç zayıflar, nem kaybına uğrar, esnekliğini yitirir ve kırılıp kopar. Bu tür uygulamaları mümkün olduğunca az yapmalısınız.

·         Fön, maşa, düzleştiriciler; bu tür işlemler ısıl işlemlerdir. Bu uygulamaların sık yapılması (haftada 3-4 kez) saçın sıcağa karşı direncini kırar, saç nemini kaybeder ve yıpranır. Brezilya fönü,perma, defrize gibi yöntemler, saçın sülfür bağlarını koparıp yeniden istenen şekilde (düz-kıvırcık) bağlama ile şeklin uzun süre bozulmamasını sağlar. Bu uygulamada saçın temel yapısı zarar görebilmektedir. Bu zarar bakım kürleriyle de onarılamamaktadır. Tek çözüm saçın işlem gören yerden kesilmesidir. Aksi halde saç uzamaz. Ben de  fön,  maşa vs yapmamak için tüm yaz saçımı tepeden topuz yapıp öyle gezdim. kışın saçımı açtığımda herkes saçımın birden uzadığını sandı. :) Postiş mi? diye soranlar oldu ;)

·         Eğer saçımda beyaz var mutlaka boyamam lazım diyorsanız kendi renginde ya da bir ton açığını kullanın. Mutlaka kaliteli boya kulanın. Kaliteli boyalar biraz daha pahalıdır ancak kullanınca gerçekten farkı hissedeceksinz. Ayrıca bu boyalar sık sık indirime girmekte, bu indirimleri takip ederseniz bütçenizi de aşmazsınız. Ben en son Garnier Olia' yı denedim. % 60 yağ içeriyor ve amonyak yok. gerçekten çok memnun kaldım. Diğer boyalarda amonyak kokusundan nefes bile zor alırken, bunda hiç öyle bir durum yok. aksine çok hoş bir kokusu var. ayrıca saçımı kurutmadı. Ben kendim boyayamam diyorsanız boyayı alıp kuaföre de uygulatabilirsiniz. Bitkisel boya kullanmak çok daha iyi kimyasal boyalara göre.  Keskin renk değişimleri de çok zararlı (saçı siyahtan sarıya, sarıdan kızıla dönmek vs). Yakar atarsınız saçı alimallah! yazık olur.

·         Krepe yapmak da saçın pul tabakasının tersi yönde tarama ile saça zarar verir.

2.    Sürekli saçınızı taramak saçınızın kırılmasına ve yolunmasına sebep olur. Saç tararken geniş ağızlı fırça kullanmalı ve uçlardan nazikçe açarak diplere doğru taranmalıdır. Ayrıca saçı taramadan önce ıslatmak ya da sıvı,durulanmayan saç kremi püskürtüp öyle taramak saçın esnekliğini ve kayganlığını artıracağından kırılmaları önler. Ancak bazı boyalı saçlar ıslanınca kıyır kıyır olabiliyor bu tip saçlar için sıvı saç kremi daha iyi bir çözümdür.  

·         Saçınızı bağlarken lastik kullanmayın. Lastik saçın yolunmasına sebep  olur. Saç tokası kullanın. Hatta kancalı tokalar, bağlarken saçın tokanın arasından çekiştirilmesini önlediğinden daha pratik ve zararsızdır.

·         Sıkıca at kuyruğu yapmak da saç foliküllerine zarar verir. Saçı açık bırakmak da sağa sola takılıp yolunmasına sebep olabilir. En güzeli saçı nazikçe örmektir. Örgü föliküllerdeki stresi minimize eder.

3.    Saçınızı dikkatlice temizleyin. Saçlarınızı her gün şampuanla yıkamamalısınız. Bu saçınızın doğal yağını ve nemini kaybetmesine neden olur. Gereğinden az yıkamak da fazla yağ birikimi sonucu saçın büyümesine engel olabilmektedir. Saçın sağlıklı ve güçlü olmasının anahtarı saçın kendi doğal yağıdır. Kıvırcık ve kuru saçlara sahipseniz saçınızı haftada 2-3 kez, buna karşılık yağlı saçlara sahipseniz haftada 3-4 kez yıkamalısınız.

·         Saç bakımınızda kaliteli ürünler kullanın. Bu ürünlerin saçınız için sağlıklı maddeler içermesine dikkat edin. Örneğin avokado, hindistancevizi, jojoba, zeytin yağı, argan yağı… bu gibi bileşenler  bolca E vitamini içerir, saçı besler, uçlarının ikiye ayrılmasını önler ve nem tutucudur.

·         Kaliteli şampuan renksiz olur, berrak olur ve fazla köpürmez. Köpürmeyince temizlenmedi sanmayın rahat olun, temizlendi o. ;) 

http://sachane.com/ Çok kaliteli saç bakım ürünlerini şampuanlarımı bu siteden alıyorum. Ayrıca HC'nin özel yağ karışımını ve şampuanını da kullandım memnun kaldım. tavsiye ederim.


4.    Hangi sıklıkla saç kestirmeniz gerektiğini planlayın. Saç kestirmenin saçı daha hızlı uzatması bir efsanedir. Saç telleri uçları kırıldığında dökülür. Saç kestirmek kırıkları onarıp uzun saçı kaybetmemizi önler. Böylece aynı zamanda saç hacmi azalmamış olur. Ne sıklıkta saç kestireceğiniz saçınızın nekadar sağlıklı olduğuna ve nekadar çabuk uzamasını istediğinize bağlı olarak size kalmış bir şeydir. Normal bir saç , ayda yaklaşık 1cm uzar. Uzmanlar 6-10 haftada 1cm kestirmeyi öneriyorlar. ben her işi kendim yapmayı seviyorum. saçımı da kendim kesiyorum. kesmekten kastım uçtan 1 cm almak. Model vermek değil :) saçımda kat olmadığı için bu daha kolay oluyor. 

5.    Bol bol sebze meyve et ve balık yiyin… iyi beslenmek sizi sağlıklı kılar. Saçınız vücudunuzun bir parçası olduğuna göre saçlarınız da sağlık kazanır. Ayrıca sarımsak, sarımsaklı yoğurt yemek saça çok faydalı. Hatta geçenlerde habelerde sarımsaklı sabundan bahsediyordu. Saça iyi gelir diyordu. Gerçekten iyi gelir. Kokusu kötüymüş ama yıkarken kokmuyormuş. En kısa sürede alacağım. Sizlerle de paylaşırım sonuçları.

·         Saçınız protein yapısında olduğundan, diyetinizde bol protein olmalıdır. Tavuk, balık, yumurta, soya, baklagiller, ve fındık bol bol tüketmelisiniz. Bu gıdalar saçın yapı taşı olan keratin tabakasının sağlıklı olmasını ve gelişmesini sağlar.

·         Sağlıklı yağ tüketin. Trans yağ, doymuş yağ tüketmeyin. Omega 3 yağı saç için çok faydalıdır. Omega 3 bitkisel yağlarda ve deniz ürünlerinde bulunur. Örneğin balık, ceviz, ısbanak, semizotu, keten tohumu yağında bol bulunur. Balık yağı tableti kullanabilirsiniz. Balık yağı içeren B-komplex tableti saç foliküllerinin gelişimini hızlandırır.

·         Çinko ve demir diğer vitaminlerle birlikte sağlıklı saç için mutlaka gereklidir. Çinko eksikliği ve demir eksikliği anemisi görülen kişilerde saç zayıflar, dökülür. Kırmızı et, mercimek, soya demir bakımından zengin besinlerdir. Çinko dokuların yenilenmesinde rol oynar. Kırmızı et, istiridye, kabak çekirdeği, bitter çikolata ve kakaoda bulunur.

·         C vitamini eksikliği saçın zayıf,donuk ve kırılma eğiliminde olmasına sebep olur. C vitamini yaşlanma etkilerini azaltır, atomların serbest radikalleriyle savaşır yani aynı zamanda antioksidandır. Vücudumuz kollajen yapımında c vitamini kullanır. Kollajen saç yapılanmasında çok önemlidir. Ayrıca C vitamini diğer yapı bloğu olan demirin emilmesini de sağlar. C vitamini depolanmaz fazlası vücuttan atılır bu nedenle günlük bol C vitamini tüketmeye özen göstermeliyiz.

İyi beslenme, sağlıklı ve stresten uzak yaşam, saçlarınıza da yansır.

Tiroid anormallikleri, kanser, anemi, diyabet, menapoz gibi sebepler de saçlarınızı olumsuz etkiler.



6.    Ev yapımı doğal saç kürlerini uygulayın

İşte size birkaç tarif,

·         Bir  tutam sinameki otu yaklaşık bir bardak suda kaynatılır süzülüp ılıtılır. İçine 1'er adet Bemiks ampul, Bepanten ampul ve Evigen ampul ayrıca zeytinyağı, argan yağı, badem yağı çörekotu yağın vb. bazılarını veya hepsini birden  ekleyebilirsiniz. Bu karışımı saç diplerinize ve tüm saça uygulayın. 3 – 4 saat bekletin. Sonra yıkayın. Bu karışım saaçınızda nekadar durursa okadar iyi.

·         Aloe vera ve bal karışımını saç diplerinize sürün ve 20 dk bekletip yıkayın.

·          Domates ve  1 yemek kaşığı zeytinyağını blendırdan geçirip biraz ılıyana kadar ısıtın. Saç diplerine uygulayın.  Aloe vera da ekleyebilirsiniz. Bu karışım mümkün olduğunca saçınızda kalmalı. Sonra yıkayın. Bu kürleri sık sık uygulayın.

·         Ayrıca biberiye şampuanı kullanın. Ve biberiye çayı ile her gün saçlarınızı yıkayın. Biberiye çayı yapmak için bir tutam biberiyeyi 1 bardak kaynar suda 10 dk demleyin.

·         Biotin de saç ve tırnak uzamasını sağlar.