14 Eylül 2015 Pazartesi

Limon Granita



Ekşi, soğuk şeylere bayılıyorum. Tekbaşına buz da yerim ben. Siz de benim gibilerdenseniz bu tarife bayılacaksınız. İtalyanlar buzu aromalı severmiş. Yine ünlü İtalyan pasta şefi Buddy Valastro'nun tv programında verdiği tarifi sizlerle paylaşmak istedim. Ben hem limonlu hem vişneli denedim. İkisi de çok güzel oldu. Yaz sıcaklarında çok iyi gidiyor.

Malzemeler:

  • 1 su bardağı limon suyu
  • 2 su bardağı su
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 dal biberiye (isteğe bağlı)
  • sıktığımız limonların kabuğu

Tüm malzemeler tencerede kaynatılır (tarif böyle ama ben C vitamini ölmesin diye kaynatmadan da denedim öyle de güzel oldu ancak şekerin iyice eridiğinden emin olun. şeker ve limon kabuklarını önce ovun) sonra bu karışımı borcama süzün. borcamı dipfrize koyup yarım saatte bir çatalla karıştırın. en son tamamı kar haline gelecek. bu işlem toplamda 3 saat kadar sürüyor. en son elde ettiğimiz bu nefis limon karını kaselere koyup üzerine limon kabuğu serpip nane yaprağıyla süsleyerek servis yapabilirsiniz. afiyet olsun.
Vişneli yapmak isterseniz. bildiğiniz vişne kompostusunun suyunu borcama döküp yine karıştırarak dondurun. harika oluyor. Vişne taneleri ziyan olmasın isterseniz. onları da elekten geçirip suyuna katın hiç belli olmuyor.

Sarımsaklı Ekmek Tarifi




  • 2 adet ince somun ekmek
  • 200g tereyağ
  • 1 avuç maydanoz veya 2 tatlı kaşığı sebze kurusu
  • 3 diş sarımsak
  • İstediğiniz kadar parmesan peyniri rendesi

 Hazırlanışı:
Tereyağı, ince kıyılmış maydanoz, rendelenmiş sarımsak ve rendelenmiş parmesanı bir blendıra koyup güzelce karışmasını sağlayın.
somun ekmeği boylamasına ikiye kesin kestiğiniz somunları tam kopmadan dilimler gibi yapın ki tereyağ aralara da girsin. sonra üzerine hazırladığınız karışımdan bolca sürün. 180 derecede 7 dakika pişirin. isterseniz daha sonra ızgarada da biraz kızartın.
Bu tarifi ünlü İtalyan  pastacılar kralı Buddy Valastro tv programında yapmıştı. Ben de hemen yazdım ve uyguladım. Harika oluyor. Mutlaka deneyin.

Nerede Ne Yesek? 3


TİNT CAFE BİSTRO

Vamos Sports Komplex'in girişinde Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde bulunan, spordan sonra ya da önce uğramadan edemediğimiz tamamı birbirinden lezzetli ana yemekler, aperatifler, pizza ve gurme burgerleriyle ne yeseniz pişman olmayacağınız bir cafe. Her şeyden önce Tint'te bir pizza yeyin derim. Ayrıca ev yapımı limonata ve çilekli limonatayı da tavsiye ederim.


6 Şubat 2015 Cuma

Diyette 3. gün

Selamlar efenim,
Bu sabah da her sabahki gibi mevsimin kış olmasından ötürü yeşillik fakiri sade kahvaltımızı yaptık. Yine de şükür. Arkadaşlarla kahvaltı yapmaya başlamadan önce evde kahvaltıya da zaman bulamadığımdan poğaça tost simit fln yiyordum. Son derece besin değeri düşük bir başlangıçtı. Şimdi hiç olmazsa peynir yumurta flnn geçiyor boğazımdan. Allah razı olsun arkadaşlarımdan. :)
 Ha unutmadan tabi ki tartıldım ve yine 59,5 kiloydum. 

Öğle vakti

Bu aralar hava pek güneşli, pek güzel. Bahar havası var. Bir daha hiç soğuk olmayacakmış gibi hissediyor insan. İçimden çiçekler açıyor. En neşeli müzikler yayılıyor etrafıma. Hava ruh halimi çok etkiliyor benim.
Öğlen ne yediğimize gelirsek, ıspanak graten, yoğurt, çorba ve malesef cevizli erişte yedik. Evet yedik... Büşra'cığım bana baktı ve dedi ki e şimdi bunu yemeyelim mi? Yemeyelim de ne yapalım? Akşama az yeriz dedik. Hep öyle denir ya. :)
Semra Ablacığım çok hasta boynu, kolu tutuk. Tenisçi dirseği olmuş galiba. Hava da güzel medikoya iğne yaptırmaya götürdük bölümce! Sarıp sarmalandı, etrafında 10 kişi hürra medikoya. :) Çok değerli ablamız... Şifa bulasın tez zamanda inşallah.
Önemli bir gelişmeden de söz etmeden geçemeyeceğim. Bizim kampüste 10 küsür tane pek iri yarı ve korkunç görünmelerine karşın, içlerinde uysal melekler olan zimmetli köpeklerimiz var. Hepsi aşılı, karneli, gönüllülerin verdiği para ve emekle düzenli bakılan mlekler. Yanlarına gider gitmez sırt üstü yatar karınlarını açarlar.
İşte bizim Büşra bu meleklerden korkmayı başarıyor. Yanlarından bile geçemiyor iken dün mucizevi bir şekilde Ceylan'ı (kampüsümüzün en sevilen maskot köpeği) yanına çağırmış, önüne yatırmış ve sevmiş!!! Buradan onu alkışlıyoruz. Herkese örnek olsun. Bravo arkadaşıma!

Akşam

Akşam eve gittğimde Yusuf (eşim) "Ben yatıyorum, 7 de çıkacaz, beni uyandırma." deyip ışık hızıyla uykuya daldı. Yemek yemeyecekmiş. Peki dedim. Zaten evde yemek de yoktu. Ben de kendime tereyağında 2 yumurta kırdım. 1 ince dilim tost ekmeğiyle yedim. Sonra acelece hazırlandım. Her zamanki gibi ne giyeceğime bir türlü karar veremedim. Karar verdiğim pembe bluzum da göbek bölgemdeki simiti sergiledi maşallah. Giyemedim malesef. Giyinmek de önemli. Kusurları gizlemek gerek.
Bu gece salsa gecesi! Tüm hata bu günü iple çekiyorum. Salsa kursuna gidiyoruz.Salsa Angora'ya. Kıvanç Hoca süper öğretiyor! Çok seviyorum dans etmetyi. Allahtan Dans seven bir kocam var. Çok şanslıyım!
Tüm gece dans ettik. Baya efor sarfettik ve eğlendik. Bolca kalori yakmışızdır derken Yusuf demez mi? "Ben acıktım..." Saat olmuş gecenin 11'i. Evde de yemek yok. "Soslu dürüm yiycem" dedi. Olamaz! Gittik aspava'ya. "sen de ye hadi yarım ye." Israrlara dayanamayan ben, "E hadi neyse yarım yiyim bari" dedim. Benim diyet GÜMM!! Okadar hareket boşa gitti. Yarın kesin yüksek çıkacak kilom.

Saç Elektriklenmesine karşı neler yapabiliriz?





 Pek çoğumuzun ortak sorunu saç elektriklenmesi. Kazak giyip çıkarırken ya da şapka veya atkı kullanırken saçlar dikilir, suratınıza yapışır. Çok sinir bozucu biliyorum. Statik elektrik genellikle saçın yünlü malzemelerle sürtünmesinden oluşur. Bu yüzden kışın daha çok yaşarız bu sorunu. Özellikle de Ankara gibi kuru havası olan bir şehirde yaşıyorsanız bu sorunla daha çok karşılaşırsınız. Özellikle kış aylarına havanın nem taşıma kapasitesi azaldığından saçımız ve cildimiz iyice kurur. Peki bundan kurtulmak için neler yapmalıyız?


  • Nemlendirici özelliği olan şampuan kullanın. Kuru saçlar için olanı tercih edin. Şampuan çok önemli. içinde slikon, deterjan gibi saça zararlı kimyasallar içemeyen, su gibi renksiz, şeffaf, fazla köpürmeyen şampuan kullanın. Şampuan diplere uygulanır. Saç kremi uçlara uygulanır. Saçınızın uçlarını fazla şampuanlarsanız o da kurumaya neden olur.
  • Sıcak yağ tedavisi uygulayın. 3 yemek kaşığı zeytin yağını Bir kaseye dökün mikrodalgada biraz ısıtın. Sonra hafif ılık haldeyken saç diplerine ve uçlarına güzelce yedirin. Ardından saçınızı sıcak bir havluyla sarıp 1 saat bekletin. Sonra nemlendiricili kaliteli bir şampuanla yıkayın.
  • Saç köpüğünü deneyin. Köpük saçınızı biraz nemlendirip ağırlaştırır ve elektriklenmeyi önler. Ayrıca gün içinde nemlendirir.
  • Banyo sonrası saç yağı kullanın. Durulanmayan, uçucu saç yağlarından edinin. Hafif nemliyken saçınızın orta uçlarına doğru sürün. Saçın nemini hapsetmesini sağlar.
  • Bırakın saçınız kendi kendine kurusun. Banyodan sonra saçınızı fön makinesiyle kuruttuğunuzda saçın nemi hapsetmesini engellersiniz.
  • Metal bir nesneyi saçınıza sürtün. tamamına sürttüğünüzden emin olun. Böylece saçınızın statik elektriğini alırsınız. Plastik tarak kullanmayın.
  • Tarağınıza bir miktar saç spreyi sıkın.



5 Şubat 2015 Perşembe

Diyette 2. Gün

Merhaba dostlar,
Bu sabah güne merakla uyandım. Acaba kaç kiloydum? Gülmeyin. "1 günde de zayıflanır mı canım?" dediğinizi duyuyorum :) Evet zayıflanmaz ama ödem mödem gider. Nitekim teraziye çıktım ve ne göreyim! 59,5 kg! Heeeyt beee! Halay çeke çeke hazırlanıp çıktım evden. :) Bu gazla ben iki sene diyet yaparım. 
Bu sefer de servisi kaçırmadan nihayet işe vardım. Bir de ne göreyim! Bir ağaç ve altında yukarı bakan kalabalık... Meğer yavru bir kedicik ağaca tırmanmış, ordan tiz bir miyavlamayla çaresizliğini ve korkusunu dile getiriyor. Ağacın sık dalları arasından zar zor gördüm miniği. Basık suratlı, duman renkli, boncuk gözlü bir bebek... Aşağıda bizim kampüsün azılı köpekleri de bizimle nöbet tutuyor. "inse de parçalasak şu sersemi!" diye bakıyorlar. Ne yapsak? Ne etsek?... Kampüsümüzün cengaver genci Kadir'i çağırdık. Hemen ağaca tırmandı ancak kedi yabani, ondan da kaçıp atladı ve bu kez diğer ağaca çıktı. Bizim köpekler arkasından koştu tabi. Yakalayamadılar neyse ki. Sonra plan değiştirdik. Herkes bir köpek tuttu. Kediciğe bişey olmasın diye. Kadir yine tırmandı busefer yakaladı yavrucağı. Hemen içeri götürdük. Kedi maması verdik korkudan yiyemedi, yalanmakla yetindi. Sonrasını kampüsümüzün tüm hayvanlarından sorumlu, bilgili ve tabi ki hayvansever Hasibe Abla halletti. Bir kutuya koyup veterinere götürmüş. Aşılarını yaptırmış ama kedicik son derece vahşi olduğundan güvenli buldukları bir yere kedi yuvası ile bırakmış. Eğer çekip gitmezse besleyecekler. 
Bu macera sonunda hayli acıkmışım. Bunu farkettim. 

Kahvaltı

Bu sabah da her günkü gibiydi kahvaltımız. Peynir, zeytin, yumurta. Yaz gelse de domates salatalık yesek.

Öğle

Bu gün öğle yemeğinde çok güzel sulu et yemeği, pilav, salata ve çorba vardı. Ben et yemeğini, yarım porsiyon pilavı ve çorba ve salatayı yedim. Lezzetli ve sağlıklıydı bence. Şükür yarabbim! Yine doydu karnımız.

Akşam

Akşam iş çıkışı acıktım baya. Kızlarla 1-2 avuç kuruyemiş atıştırdık.
Aslında spor günümdü ama sağolsun kocam spor çantamı almamış. Spor yapamadım malesef :( O spora gidecek, ben de Cepa avmyi gezecektim. Öyle de yaptık. Akşam Cepa'da ne yesem diye düşündüm. Servis döner mi yesem? Yoksa tavuk mu? KFC yemeye karar verdim. 5 parça kanat, ayran ve küçük boy patates kızartması yedim. Sonra 1 saat avmyi dolaştım. Deli gibi araştırdığım ve sonunda The Body Shop'tan Rainforest'te karar kıldığım şampuanı aldım. Henüz denemedim ama yeni bir şey alınca çok seviniyorum ve heyecanlanıyorum. Ne alırsam alayım bu böyle. :) 
Akşam Elmas annemlere gittik. Orada da hiç bir şey yemedim. Çay içtim yine 2 bardak.
Yarın ola hayrola. Hoşçakalın. :)

4 Şubat 2015 Çarşamba

Dyette 1. gün 3 Şubat 2015 Salı

Merhabalar,

Bu yazımı dün akşam yazmayı planlamıştım benim koca güzel bir film açtı "gel" dedi "film seyredelim". Kıramadım :) Bugün hem dünü hem bugünü yazacağım.

Yüzleşme!

Sabah kalktım, uzun zamandır korkudan tartılamıyordum. Artık gerçeklerle yüzleşmemin zamanı gelmişti. Çıktım tartıya ve 60,2 kg çekti bu beden. bense 59 falan olmuşumdur diyordum. Nerdeee. Sen kandır kendini Seda. 
Bu gazla işe gittim. Zaten her sabahım bir maraton benim için. :) Bir insan her gün mü geç kalır? Her gün mü servise koşarak gidip kıl payı yetişir ya da kaçırır... Neyse eğer 60,2 den fazla değilse kilom, işte buna borçluyum :)) 

Kahvaltı

Her sabah sevgili iş arkadaşlarım Semra Abla, Esra Abla, Büşra ve Aytekin Abi ile kahvaltı yapıyoruz. Zaten kahvaltıda ekmek yememeye karar vermiştim ama arada Aytekin Abi'nin ısıttığı nefis bazlamayı görünce ben de ortak çıkıyordum. Bundan böyle kesinlikle taviz yok! Öyle de oldu ekmek yemedim, aslında bir kibrit kutusu peynir yazan diyet reçetelerine oldum olası gıcığımdır ama bi baktım her gün ben de 1 kibrit kutusu kadar peynir yiyormuşum. Yanında 6-7 adet zeytin ve 1 adet haşlanmış yumurta yedik. İş yerinde yumurta haşlayıp ekmek kızartabilme lüksümüzün de maşallahı var bu arada ;)

Öğle vakti

Yaptığımız kahvaltı bizi öğle yemeğine kadar tok tutuyor. Öğlen de yemekhanede ne çıkarsa bahtımıza. Dün susamlı tavuk ( 3 kalın parmak kadar) yoğurtlu çorba, patates püresi ve irmik helvası vardı menüde. Ben sadece tavuk ve çorbadan takıldım. Bi de baktım kızlar almışlar önlerine helvaları! hadi püreye bişey demeyim dedim de dayanamadım alıverdim önlerinden helvalarını. İsteyenlere dağıttım. Bu ne canım! hemen unutulmuş verilen sözler! İyi ki varmışım da yemediler sayemde :) :P Zaten güzel yapamıyorlar helvayı bizim yemekhanede. Değse bari alacağınız kalorilere. cık cık cık... 
Yemekten sonra hava da güneşliydi yürüyüş yapalım dedik. Bizim Büşra da artık yürümeyi öğrendi. :)) Büşra, Esra Abla ve ben yani diyet ekibi köye yürüdük. Kampüsün çıkışında Bağlıca Köyü var. Arka nizamiyeden çıkınca dik yokuşu inince market falan var. Oraya yürüyoruz arada. Horoz sesleri, kedi, köpek... tam sevdiğim organik hayat. Güneşli günlerde çok güzel oluyor köye yürüyüş yapmak. Bir de kuvvetli rüzgar karşıdan suratımıza suratımıza esmeyedi daha iyi olacaktı. Hemen geri dönmek isteyen oldu aramızda. Şimdi ismini verip kendisini herkesin içinde rencide etmek istemiyorum. O anladı. :) Yılmadık. Rüzgara karşı, yüz felci geçirme korkusuyla yürüdük. Neyse dedik dönerken arkamızdan eser itekler bizi. Yok! Yine önden esiyor mübarek... Marketten eskisi gibi kola, çikolata fln alamadık bu sefer tabikide. Yoğurt aldı kızlar, müsli aldılar bir de. Tatlı ihtiyaçlarını gideriyormuş. Peki dedik saygı duyduk. Döndük.

Akşam

Akşama kadar bişey yemedim. Çook acıktım. Bi de baktım benim koca, tavuk çıkarmış dondurucudan. İyi dedim isabet. Ben de öğlen yediğim 3 parçacık susamlı tavuğa doyamamıştım zaten. Nezamandır da susamlı tavuk denemek istiyordum. Yapayım dedim. İnternetten bi tarif buldum yarısını okudum. "Haa tamam tahmin ettiğim gibi" deyip işe koyuldum. Sonuç; benim susamlı tavuklar oldu simit... :)) Şimdi gülüyorum ama ozaman çok moralim bozuldu. Tavuk mu yiyoruz simit mi? Gözünü kapasan anlamazsın. Kızarttım her yer yağ oldu bulaşık oldu.. Öff! Bi de bulaşığına değecek bişey olsaydı bari. Sizde de var mı? bilmem ama yaptığım yemeklerin illaki beğenilmesini isterim. Başarısız olunca çok moralim bozuluyor. Genelde güzel tepkiler alıyorum yemeklerime. Yani burdan beceriksiz, eli lezzetsiz falan diye sonuç çıkarılmasın lütfen.
Yani özet olarak akşam da tavuk yedim sadece. Azıcık turşu suyu içtim. Mayonez yokmuş malesef barbekü sos, acı sos fln takıldım. Ketçap sevmiyorum. Biraz da sarımsaklı yoğurtlu kereviz salatası vardı ondan yedim. Gece boyunca da şekersiz çay içtim. Çayı şekersiz içmeye alışık olduğumdan iyi oluyor. ;)

Bakalım kilo vermiş olacak mıyım?

Diyet Günlüğüm

Haydi hep Beraber Zayıflayalım!




Kilo sorunu olanlar, aslında fit olup da bölgesel bazı fazlalıklarını takanlar, hepimizin ortak sorunu fazla kilolar. Ortak derdimiz sağlıklı olmak ve fit görünmek. Ortak hayalimiz yiyip yiyip kilo almamak. :)

Sizi bilmem ama benim ideal kiloma ulaşabilmem için 7 kilo vermem gerek. Geçen yıl 7- 8 ay kadar, küçük yeme alışkanlığı değişikliğiyle ideal kiloma çok yaklaşmıştım aslında. O zamanlar eşimle birlikte diyet yapıyorduk. O bozdu ben de bıraktım hemen. :) :(  Demek ki tek başıma diyet yapamıyormuşum.

Aradan uzun zaman geçti ben eskisi gibi verdim makarnanın pilavın gözüne! Verdiğim kiloları aynen geri aldım tabi.

Nihayet O Gücü Buldum Kendimde

Dün -Pazartesi günü:)- iş arkadaşlarımla bir anda diyete başlamaya karar verdik. Her neyse, yanıma eküri bulduğuma göre rahatça kilolarımdan kurtulmaya başlayabilirim.
Birlikte yasaklar ve serbestler listesi oluşturduk. Bu kurallara uymayan ceza olarak biz hariç diğer arkadaşlarına çikolata ısmarlayacak ve onların yemesini seyredecek. :) Her gün tartılıp bir kenara kilomuzu not alacağız. Her gün tartılmanın tek amacı, verdiğimiz yüzer gram bazında kiloların bizi motive etmesi. Her ayın sonunda en çok kilo verene de hediye alacağız. 


Yasaklar Listemiz

  • ekmek
  • pilav
  • makarna
  • patates (haşlama, kızartma)
  • tatlı(her türlü)
  • şeker
Yasaklar listesinden arada ufak kaçamaklar olabilir elbet. Biz de insanız canım! Patates çok faydalı aslında. Bu sebepten o biraz daha serbest. Pirinç ise çorbalarda yemeklerde olursa göz ardı edebiliriz ancak oturup bir tabak  pilav yenmeyecek!

Serbestler Listemiz

  • sebzeler (meyve sınırlı ama yasak değil)
  • bitkisel yağlar
  • tereyağ
  • tüm süt ürünleri
  • her türlü zeytin
  • yumurta
  • beyaz ve kırmızı et
  • kuruyemiş
 Bu durumda vücut ihtiyacı olan vitamin, mineral, lif ve karbonhidratı bu saydığım serbestlerden alacaktır. İnsanlar bitkisel yağlara ihtiyaç duyarlar. Her gün mutlaka sıvı yağ tüketmeliyiz. Sütün yoğurdun da yağlısı makbul. Yağı alınmış süt ürünlerine karbonhidrat ekliyorlar. Tam tahıllı, yani mümkün olduğunca az işlenmiş gıdalar da sınırlı ölçüde tüketilmeli.



Bu tür yeme alışkanlığı herkese uygun olmayabilir ama bana çok faydalı oldu. Ben bu şekilde baya kilo verdim. Yasaklar listesindeki her şeye bayılıyorum. Hatta iskenderin eti değil de tereyağa banılmış pidesi daha lezzetli gelir bana. Ancak ne yazık ki ekmek zararlı. Aslında dalından koparıp yemediğimiz kendi uydurduğumuz işlem görmüş tüm yiyecekler zararlı. Aslında bilinen besin piramidi ters çevrilmeli ve piramitte en altta bulunan işlenmiş tahıllar en yukarı gelmeli.Bunu ben söylemiyorum. Pek çok bilim adamı bunu kabul etti. Ancak bunca yıldır doğru kabul edilmiş, gerçek sanılmış yanlışları bir anda ters yüz etmek kolay değil. Ben bizzat deneyerek uygulayarak da faydasını gördüm.


Ekmek değil de pilav ve makarnaya, patates kızartmasına bayılıyorum. Bu yüzden sürekli bu yeme alışkanlığına sağdık kalamadım. Fakat yavaş yavaş bu yiyecekleri sevmediğime ikna etmeye başladım kendimi. Bu işin ömürlük olabilmesi için başka yol yok. Aksi halde diyeti bırakınca başa dönüyorum.

Spor

Spor yapmadan yaşamak olmaz. Spor sağlıktır. Sağlığın yanında sporla sıkı, fit bir görünüme kavuşursunuz. Ben düzenli olarak spor yapıyorum. Eğer spor salonuna gitme imkanınız yoksa tempolu yürüyüş, jogging yapıp evde de -hareketleri doğru yapabileceğinize inanıyorsanız- mekik vs gibi kas çalışıp cila yapabilirsiniz. Pilates videoları edinip evde yapabilirsiniz.

Elbette ki bütün bu anlattıklarım, hiç bir sağlık sorunu olmayan sağlıklı kişilere önerdiğim genel diyet ve egzersizlerdir.

Bu günden itibaren gün gün ne yediğimi, ne yaptığımı ve nekadar kilo verdiğimi sizlerle paylaşacağım. Haydi bismillah. :)


1 Şubat 2015 Pazar

Nerede ne yesek? 2





Bence Tchibo'nun cheesecake'i çok başarılı. Eğer canınız cheesecake çektiyse yanında da Latte ile Tchibo'da yeyin derim. Ben ekşi tat sevenlerdenim. Bu sebepten limonlu cheesecake tercihimdir herzaman.




26 Ocak 2015 Pazartesi

Nerede ne yesek? 1

Taşfırın Pidemiz Ankara





Eşimle yeni yerler keşfetmeyi yeni lezzetler tatmayı seviyoruz. Geçenlerde Cepa'daydık. Pide yemek istedik ve Taşfırın Pidemiz'i deneyelim dedik. 
Karadeniz kokan bu mekanda Karadeniz'e has lezzetler de bulabilirsiniz. 
Ben, Bafra kapalı kıymalı tereyağlı pideyi şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca sade lezzetlerden hoşlananlara Develi pide de tavsiye olunur.


Akilah Fi Çi Pİ

Merhabalar,

Kitaplar engin deniz... Hepsini okumak istiyorum. Keşfetmek istiyorum onlarla dünyayı ve kendimi. Keşke ömrüm yetse buna. Günler yetse, saatler yetse...

Geçtiğimiz günlerde Akilah adlı bir yazarla tanıştım. Fi diye bir kitap yazmış. Ne iyi yapmış ellerine gözlerine kalemine sağlık. Altı yüz küsür sayfayı bir kaç günde bitirdim. Okadar sürükleyici, okadar heyecan verici ki... Çokk beğendim. Fi'nin devamı var Çi onu da okudum hemen. En heyecanlı yerinde bitti. Pi Şubat'ta çıkacakmış heyecan ve merakla bekliyorum.

Bu kitaplarda her şey var her şey. Benim kelimelerim yetmiyor anlatmaya bu yüzden merak edenlere link atıyorum lütfen inceleyin. Hatta ne duruyorsunuz? Alın okuyun. Benden şiddetle tavsiye olunur. :)

http://akilah.co/fi/








21 Ocak 2015 Çarşamba

Ricotta Peyniri Tarifi



Yemek yapmak benim gibi sizin için de tutkuysa ve Türk mutfağı olduğu kadar Dünya mutfağına da merak salmaya başladıysanız benim gibi, İtalyan mutfağında tatlı ve tuzlularda pek çok kez karşınıza çıkmıştır rikotta. Nedir dedim bu ricotta? Meğer bizim bildiğimiz tatlı lor peyniriymiş. Biz genelde raf ömrü uzasın diye tuzlarız. Bu yüzden de piyasada tatlı lor bulmak zordur. Ancak evde yapması da çok kolay bu peyniri.


 İşte size lor peyniri, nam- ı diğer ricotta tarifi:



  • 1 litre süt
  • 4 kaşık üzüm sirkesi veya limon suyu (asitli oldukları için sütü keserler)
  • 1 çay kaşığı tuz

Süt çelik tencereye alınır. İçine tuz atılır. Bu tuz miktarı peynirinizi çok da tuzlu yapmayacak merak etmeyin. biraz da tuz gerek. Üzeri hafif kaymak tutana kadar ısıtılır. Yani tam kaynamadan yaklaşık 80 dereceyken ocaktan alınır. içine sirke eklenir ve şöyle bi karıştırılır. sütün kesiliverdiğini göreceksiniz. Bu şekilde 1 -2 saat bekletin. Sonra bir süzgeç alınır içine temiz bir tülbent serilir ve karışım süzülümeye bırakılır. En az 2 saat suyunun süzülmesi için gereklidir. Sonra tülbenti kaldırıp sıkın kalan su da iyice gitsin. Ricottanız hazır. Afiyet olsun.




Tatlılarda, tuzlularda afiyetle yiyebilirsiniz. ister içine şeker ya da reçel katın kızarmış ekmeğe sürün, ister makarna ya da böreğe koyun arzu ederseniz tuz ekleyin öyle yiyin. Size kalmış. Her şeyle gider. Daha sonraki yazılarımda sizlerle ricotta ile hazırlanabilecek tarifler paylaşacağım. 

Sevgiyle kalın. :)


20 Ocak 2015 Salı

Mubişim Minty'i Nasıl Evcilleştirdim?

Her şeyden önce evinize yeni bir mubiş almaya karar verdiyseniz bunun için pet shop'a değil evde yavru alan, ticari kaygı gütmeyen kişilerden almanız. Peki nasıl bulacağım o kişileri? derseniz, www.muhabbetkusu.com.tr adresinden ya da bunun gibi diğer forumlardan evde üretim yavrulara ulaşabilirsiniz. Bu sitelerde gördüğünüz yavruların çoğu zaten alıştırılmış oluyor. Sizin fazla uğraşmanıza gerek kalmıyor. Ben de bunu  Minty'i aldıktan sonra öğrendim malesef.

Evde İlk Zamanlar

Bebeğinizi ordan, burdan, biyerden evlat edindiiz, kafesini güzelce dizayn ettiniz ve evin en işlek, en çok yaşanan yerine yerleştirdiniz. Ben kafesin ne çok aşağıda ne çok tepede, tam göz hizanızda olması gerektiğine inanıyorum. Bizim bir oturma odamız yok. Günümün çoğunu salonda geçiriyorum. Bu sebeple kafesi salonun baş köşesine yerleştirdim. 

Daha sonra onunla yumuşak ses tonuyla konuştum. Yanaklarındaki tüyleri kabartıp beni dinleyişini unutamıyoum. Bir iki gün sonra elimi kafese sokup öylece bekledim. Eliniz kafesteyken avuç içiniz aşağı bakmalı. El onlar için çok acayip bir şey. Hatta siz çok acayipsiniz ona göre. Kocamansınız, gaganızın yerinde yumuşak acayip bir ağzınız var, gözlerinizin ikisi de önde, hele o pençeleriniz... Ya altından kocaman tırnaklar çıkar da onu parçalayıverirse! Uzaylıların eline düştü sanki kuş. Siz ona empati yapıp onun annesi olduğunuzu onu besleyip seveceğinizi, onunla oynayacağınızı hissettirmelisiniz. Bunu yavaş, güven veren hareket ve ses tonuyla yapmalısınız. Ani hareketlerden sakınmalısınız. Ve her şeyden önce SABIRLI VE İNANÇLI olmalısınız. 

Ben çalışan bir kadın olduğum için. Minty'i de benden başka eğitecek kimse olmadığı için sabah işe gitmek üzere kalktığımda mümkün olduğunca çabuk hazırlanıp kendi kahvaltımdan ödün veirp onu elimle besleme seansları yaptım. Şöyle ki, sabah hava tam aydınlanmamış bizimki de akşamdan beri hiç bir şey yememiş oluyor haliyle. Avucuma biraz yem alıp yavaşça uzatıyorum ve sabırla bekliyorum. Tabi ki her seferinde önce kendini kafesin duvarlarına bi vuruyor hunharca. :( Ben sabırla bekliyorum. Ancak ümit vaat eden bir durum da var ki yem ilgisini çekiyor. Çırpınışının faydasız olduğunu görüp sakince tünekte beklerken önünde avucumda duran yeme bakmadan edemiyor. Ağzı sulanıyor sanki :)) Asla kafesten yemliği çıkarmadım. Asla aç bırakmadım. Muhabbetler 3 saatte bir yem yerler. Ben işteyken o yedi içti. Akşam olup da geldiğimde ev karanlık olduğundan yemliği göremiyor ve aç oluyordu haliyle. Ben hınzır da bu fırsatı kaçırır mıyım? Hemen alıyorum avucuma biraz yem ve uzatıyorum o yine çırpınıyor ama yılmıyorum. Günler böyle giderken tabi akşam arada parmğımı tünek yapıp uzatıyorum çıkmaya alıştırıyorum. Çıkıyor. Kafes içinde parmaktan parmağa çıkma alıştırmaları yaptırıyorum. Çıkmasını istediğiniz parmağınızı ayaklarının biraz üstüne karnına doğru koymalısınız. Kuşlar hep yukarıda durana çıkma eğilimindedir. Ayak hizasından aşağıda duran parmağa gitmezler. Ertesi sabah sanki parmağıma çıkan o değilmiş gibi çırpınmalar... Moralim bozuluyor. Ama VAZGEÇMİYORUM. Bu arada biraz daha aşama katediyoruz ve elimdeki yemden yemeye başlıyor artık. Elime çıkıp yeme uzanması yarım saat alsa da elim uyuşsa da SABREDİYORUM. Artık akşam yemeklerini ve sabah kahvaltılarını elimden yemeye baya alışıyor. Akşamları evde olduğum saatlerde kursağı düzleştikçe yem uzatıyorum. Çok zevkli :))

Bir hafta falan kafesten çıkarmamayı planlamıştım ama kendisi kafeste çırpınırken yanlışlıkla kaçıverdi. (bir hafta sonra çıkarsam da bir şey değişmeyecekti aslında. Kafesteyken odayı tanıyamazlar uçmaları gerek.) Kendini duvara, tavana, bir de yere vurdu :( ceresi yara oldu. Çok korktum, üzüldüm ama hemen tepesine koşmadım akbaba gibi düşman gibi... Kendini toplayıp yürüyünce yavaşça gittim yanına. Elimi uzattım gelmdi tabi. Uçtu yukarıda bir yere kondu. tekrar uzattım parmağımı, GELDİ! inanamadım ama parmağıma geldi. Sonra yavaş yavaş uçurma alıştırmalarına başladım. Parmağıma alıp kendim çıkardım kafesten. dışarıda çoktan bir oyun alanı yapmıştım bile. Orada zaman geçirmeyi çok sevdi. Ama hiç uçup bana gelmezdi. Neler denedim neler. Karşısında bir şeyler yedim, bir şeyler kurcaladım, yok! ama gelmek için can attığı da belliydi. :)

Sonunda!

Bir gün masada portakal soyuyorum bi baktım uçtu kafama kondu! O anı hiç unutamam. Dünyalar benim oldu! O günden sonra da hep kafamda, omzumda gezdi. Tüm uğraşlarım nihayet sonuç vermeye başladı. Artık bana gelmesi için ona yem uzatmama gerek yoktu. Bundan sonrası ileri eğitim. Konuşma çalışmaları. 

Ha bu arada onu hiç kafese koymuyorum o hep özgür. Salonum onun yuvası. Onun özgürlüğünün bedelini, her yerin kuş kakası olmasıyla ve çiçeklerimi mahvetmesiyle ödesem de asla pişman değilim. Kuşlar kafeste yaşamak çin yaratılmamışlardır. Bunu sakın unumayın. Eğer kafesten hiç çıkarmıycam diyorsanız kuş size göre bir evcil değildir. Nekadar geniş de olsa kafeste yaşatmak zulümdür onlara. Buna hakkımız yok.

19 Ocak 2015 Pazartesi

Burun Deldirme Maceram


Değerli okuyucularım, değerli hızma severler, hızmayı hoş bulanlar,
Hoşgeldiniz :)

Aaaah hızma! Hep istedim ama cesaret edemedim. Taa ki 2 ay öncesine kadar. 32 yaşıma geldim cesaretli olmam gerektiğini, korkunun insanı pek çok güzellikten alıkoyduğunu yeni öğrendim. İnsan bir şeye cesaret ettimi aslında korkmasının anlamsızlığını anlıyor ve yavaş yavaş korktuğu şey kalmıyor. Meğerse kendi kendime duvar örüyormuşum önüme pek çok konuda. 

Bende değişik bir huy var. başkalarının tecrübelerinden de ders çıkarırım. Hızma maceram da görümcemi hızmalı görmemle başladı. :) Ondan cesaret aldım. Hızma yaptırmış ve hala yaşıyor :P :) Sevgili eşimin bana öğrettiği " Ucunda ölüm mü var?" lafı herzaman yardımcım olmuştur bu hayatta. Her neyse konuyu çok dağıttım. Herşeyi olduğu gibi bu hızma mevzusunu da çokça araştırdım. Okudum, sordum... Yaptıracağım ama nasıl? Tabancayla mı? İğneyle mi? Eğer siz de araştırdıysanız görmüşsünüzdür ki her yerde iğneyle deldirmeyi tavsiye ediyorlar. Ancak çevremdekiler ve görümcem de dahil herkes tabancayla şip şak deldirmiş ve öneriyorlar.

Burnum da çok değerlidir benim için öyle merdiven altı operasyonlarıyla iltahaplandırıp falan kaybedemem onu aman haa! Geçen yıl geceyarısı bayılıverdim sebepsiz. Dudağım falan patladı ben hiç bir şeyi önemsemeyip burnuma bir şey olmadığına şükrettim :)

İki seçenek var önümde biri daha hijyenik gerçekten eldivenli steril iğneli falan, diğerinde steril küpeyle deliyorlar güya ama o küpeyi elini yıkamadan eldiven giymeden tutunca nerde kaldı o sterillik? ayrıca delinecek bölgenin de temizlenmesi lazım batikonla. İşim gereği bilince böyle şeylerii daha zor oluyor karar vermek. Daha önce de kulağımı deldirdim bir kaç yerinden kıkırdak da deldirdim tabancayla. Yine aynı dikkatsizlik ve hijyen eksikliği... Kızılaydaki bir gümüşçüde deldirdim kulağımı. Hiçç acımadı ve iltihap falan da olmadı. Antibakteriyel pomat da sürmedim. deri bütünlüğünü bozuyorsunuz aslında. Sonra düşündüm hiç mi elimize bir şey batmıyor hiç mi kanamıyor? Hepsinde iltihap oluyor mu? Yok. Demekki neymiş? insan vücudu mükemmelmiş!

İşte o an!

En sonunda kararımı verdim. hızlıca olacağından daha acısız bir şekilde kurtulacağıma inandığım yöntem olan tabancayla deldirmeye. Gittim Kızılay'da bir gümüşçüye, dedim böyle böyle. Bu arada ekşi sözlükte, forumlarda orda burda yok acayip acıyor, gözümüz yaşarıyor ama 1 saniye sürüyor falan filan diyorlar. Bu tür yazılar hiiiç gözünüzü korkutmasın. Hiç acımadı. Şaşırdım. Pıt! ve küpe burunda! Ne göz yaşarması ne inanılmaz acı... sadece 1,2 dakika sonra yine 1,2 dakika süren ufacık yanmanın ardından burun kemiğimde hafif sızlama oldu 10 dakika kadar sürdü galiba ve bitti. O kadar mutlu oldum ki. Ertesi gün gittim hızmayla değiştirdim küpeyi. Deldirdiğim yerdeki beyefendi nazikçe ve hijyenik bir şekilde hızmamı taktı. Güzelce Baktroban sürdü. Hafif yanma oldu değiştirirken hızmayı. O kadar da olacak canım. Zaten yeni hızmanın mutluluğyla unutuluyor hemen o acı :) 
İşte burnumda küpeyle o ilk saatlerim :)

Bakım

Önemli olan sonrası. Hızmayı taktın mı 2- 3 ay kurcalamamak gerek. Elleri yıkamadan Hızma değiştirmemelisiniz. Ben banyoda burnumu güzelce sabunladım ilk sefer sabun biraz yaksa da bir daha yakmadı. Bunun için ille de antibakteriyel sabun kullanmanıza gerek yok. Tüm Sabunlar zaten antibakteriyeldir. Hızmayı çıkarmadan yıkıyorsunuz o bölgeyi. İlk etapta uzun bir hızma seçerseniz daha kolay olur. hızmayı ileri geri ittirdiğinizde sabun içeri kaçar zaten. (Uzun hızma kullanmak ufak da olsa şişme olduğu için daha sağlıklı. Halka hızmalar, en az 2 ay sonra takılmalı). Banyodan sonra bazen hızmayı çıkarıp Terramycin pomatı hızmaya sürüp öyle taktım ve iltihap sorunu yaşamadım.

Küçük Bir Sorun

İnsan her gün değişik hızmalar takmak istiyor. Ancak ilk aylar pek hızma değiştirmemek gerekir. Sabırsızlığıma yenik düştüm. Herzaman Kızılay'a gidemediğimden evime yakın bir büjitericide gümüş hızma bulmak beni çok mutlu etmişti. İster kulak deldirin ister burun ilk  gümüş ya da altın takı tercih etmelisiniz. Herneyse yeni hızmamı hemen taktım değişik görününm beni daha da mutu etti. Yeni ayakkabı veya çanta almış kadar sevindim :)) Yalnız bir sorun vardı. Daha doğrusu bunun sorun olacağı aklıma gelmezdi. Yeni aldığım hızma çok inceydi. Burnumun deliği çok taze olduğundan hemen yeni hızmaya göre inceldi. Delik küçülünce ilk hızmamı tekrar takmak istediğimde çoook zorlandım. Baya bastırmak zorunda kaldım. Ucunda top olduğu için zor oluyor. Sonunda taktım. Canım yandı biraz ama geçti. Fakat ne olduysa sonrasında oldu. Bir kaç gün sonra bir baktım hızmanın deliğin etrafında sivilce gibi kırmızı içi su dolu baloncuk oluştu. hızma artık bu sivilcenin üzerinde ve havada duruyordu. Görüntüsünün aksine acı yoktu. İltihap olmadığını bilsem de şüphe etmeden duramadım. Biraz kurcaladım sıkmaya çalıştım. sonuç alamadım. 

Sizlere anlatmak istediğim tecrübem şu ki. Eğer bu gibi zorlamalar sonucu o bölgeyi irite ederseniz iritasyon baloncuğu çıkar. Bu durumda eğer kızarıklık yeşilimsi sarımsı iltahap, zonklama ,sıcaklık yoksa bu iritasyon baloncuğudur. Ve size der ki "beni elleme ben kendi kendime geçerim. İz de bırakmam geride. Ne zaman geçeceğimi bir ben bilirim." Bünyeye göre kişiye göre 1 hafta da olabilir 3 ay da. Ama geçer. Her ne kadar bunları söylesem ve tecrübe etsem de her durum kişiye göre değişir. Siz yine de doktora başvurun derim.

Önemli Uyarılar

Hızma çıkarmaya gelmez, hemen kapanır. 2 saatte bile kapanabilir.
İlk etapta mutlaka gümüş veya altın hızma kullanın. Hatta gümüşten hiç şaşmayın derim.
Temizlik çok önemlidir.


Siz de benimle ve herkesle tecrübelerinizi paylaşmak ister misiniz? Öyleyse yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiyle kalın.

18 Ocak 2015 Pazar

Mubişim Minty :)


Herkese kendi yavrusu mükemmel gelir ya ondan mı bilmem ama muhabbet kuşları bana göre dünyanın en sevimli en cana yakın en tatlı evcil hayvanı. Benim bebeğim Minty, dünya tatlısı bir erkek. Şu anda 1 yaşında. 3 cümle 5- 6 kelime söylüyor.(Belki çok değil ama önemli de değil benim için) Efektler yapıyor. Duyduğu sesleri hemen aynen taklit ediyor. Papağandan daha papağan. :)Yeterince ilgi gören tüm muhabbetler, eğer travmalı bebeklik geçirmemişlerse ve yavrularsa, Minty gibi olabilir. Onu yaklaşık 45 günlükken evlat edindim. Geldiğinde çok korkaktı elbette. Ona her yaklaşma girişimim kendini kafeste sağa sola vurmasıyla son buluyordu.  

Siz sevgili muhabbet kuşu severlere kendi kuşumu nasıl çocuğum halin getirdiğimi anlatacağım. Belki muhabbet kuşu eğitimi konusunda yardımım olur. Omzunuzdan inmeyen, meraklı, mutlu mubişiniz olur da siz de mutlu olursunuz böylece. :)

Saç Uzamasını Hızlandırmak ve Sağlıklı Saçlar İçin İp Uçları


Uzun saçlara sahip olmak son derece mükemmeldir ancak saç ayda en fazla 1 santim uzar. Hal böyle olunca saç uzatmak çok zaman alır. Üstelik yıpranan saç kırılıp dökülür, uzaması iyice yavaşlar ve saç uzatmak çileye dönüşür. Arzuladığınız saç boyuna sağlıklı ve daha hızlı ulaşmak için size yapmanız ve yapmamanız gerekenleri sıralayacağım.

1.    Saç düzleştiriciler, maşa, brezilya fönü, perma, saç ağartıcılar, saç boyamak, saç spreyleri ve bunun gibi kimyasallar saça ciddi zarar verir. Saç zayıflar, nem kaybına uğrar, esnekliğini yitirir ve kırılıp kopar. Bu tür uygulamaları mümkün olduğunca az yapmalısınız.

·         Fön, maşa, düzleştiriciler; bu tür işlemler ısıl işlemlerdir. Bu uygulamaların sık yapılması (haftada 3-4 kez) saçın sıcağa karşı direncini kırar, saç nemini kaybeder ve yıpranır. Brezilya fönü,perma, defrize gibi yöntemler, saçın sülfür bağlarını koparıp yeniden istenen şekilde (düz-kıvırcık) bağlama ile şeklin uzun süre bozulmamasını sağlar. Bu uygulamada saçın temel yapısı zarar görebilmektedir. Bu zarar bakım kürleriyle de onarılamamaktadır. Tek çözüm saçın işlem gören yerden kesilmesidir. Aksi halde saç uzamaz. Ben de  fön,  maşa vs yapmamak için tüm yaz saçımı tepeden topuz yapıp öyle gezdim. kışın saçımı açtığımda herkes saçımın birden uzadığını sandı. :) Postiş mi? diye soranlar oldu ;)

·         Eğer saçımda beyaz var mutlaka boyamam lazım diyorsanız kendi renginde ya da bir ton açığını kullanın. Mutlaka kaliteli boya kulanın. Kaliteli boyalar biraz daha pahalıdır ancak kullanınca gerçekten farkı hissedeceksinz. Ayrıca bu boyalar sık sık indirime girmekte, bu indirimleri takip ederseniz bütçenizi de aşmazsınız. Ben en son Garnier Olia' yı denedim. % 60 yağ içeriyor ve amonyak yok. gerçekten çok memnun kaldım. Diğer boyalarda amonyak kokusundan nefes bile zor alırken, bunda hiç öyle bir durum yok. aksine çok hoş bir kokusu var. ayrıca saçımı kurutmadı. Ben kendim boyayamam diyorsanız boyayı alıp kuaföre de uygulatabilirsiniz. Bitkisel boya kullanmak çok daha iyi kimyasal boyalara göre.  Keskin renk değişimleri de çok zararlı (saçı siyahtan sarıya, sarıdan kızıla dönmek vs). Yakar atarsınız saçı alimallah! yazık olur.

·         Krepe yapmak da saçın pul tabakasının tersi yönde tarama ile saça zarar verir.

2.    Sürekli saçınızı taramak saçınızın kırılmasına ve yolunmasına sebep olur. Saç tararken geniş ağızlı fırça kullanmalı ve uçlardan nazikçe açarak diplere doğru taranmalıdır. Ayrıca saçı taramadan önce ıslatmak ya da sıvı,durulanmayan saç kremi püskürtüp öyle taramak saçın esnekliğini ve kayganlığını artıracağından kırılmaları önler. Ancak bazı boyalı saçlar ıslanınca kıyır kıyır olabiliyor bu tip saçlar için sıvı saç kremi daha iyi bir çözümdür.  

·         Saçınızı bağlarken lastik kullanmayın. Lastik saçın yolunmasına sebep  olur. Saç tokası kullanın. Hatta kancalı tokalar, bağlarken saçın tokanın arasından çekiştirilmesini önlediğinden daha pratik ve zararsızdır.

·         Sıkıca at kuyruğu yapmak da saç foliküllerine zarar verir. Saçı açık bırakmak da sağa sola takılıp yolunmasına sebep olabilir. En güzeli saçı nazikçe örmektir. Örgü föliküllerdeki stresi minimize eder.

3.    Saçınızı dikkatlice temizleyin. Saçlarınızı her gün şampuanla yıkamamalısınız. Bu saçınızın doğal yağını ve nemini kaybetmesine neden olur. Gereğinden az yıkamak da fazla yağ birikimi sonucu saçın büyümesine engel olabilmektedir. Saçın sağlıklı ve güçlü olmasının anahtarı saçın kendi doğal yağıdır. Kıvırcık ve kuru saçlara sahipseniz saçınızı haftada 2-3 kez, buna karşılık yağlı saçlara sahipseniz haftada 3-4 kez yıkamalısınız.

·         Saç bakımınızda kaliteli ürünler kullanın. Bu ürünlerin saçınız için sağlıklı maddeler içermesine dikkat edin. Örneğin avokado, hindistancevizi, jojoba, zeytin yağı, argan yağı… bu gibi bileşenler  bolca E vitamini içerir, saçı besler, uçlarının ikiye ayrılmasını önler ve nem tutucudur.

·         Kaliteli şampuan renksiz olur, berrak olur ve fazla köpürmez. Köpürmeyince temizlenmedi sanmayın rahat olun, temizlendi o. ;) 

http://sachane.com/ Çok kaliteli saç bakım ürünlerini şampuanlarımı bu siteden alıyorum. Ayrıca HC'nin özel yağ karışımını ve şampuanını da kullandım memnun kaldım. tavsiye ederim.


4.    Hangi sıklıkla saç kestirmeniz gerektiğini planlayın. Saç kestirmenin saçı daha hızlı uzatması bir efsanedir. Saç telleri uçları kırıldığında dökülür. Saç kestirmek kırıkları onarıp uzun saçı kaybetmemizi önler. Böylece aynı zamanda saç hacmi azalmamış olur. Ne sıklıkta saç kestireceğiniz saçınızın nekadar sağlıklı olduğuna ve nekadar çabuk uzamasını istediğinize bağlı olarak size kalmış bir şeydir. Normal bir saç , ayda yaklaşık 1cm uzar. Uzmanlar 6-10 haftada 1cm kestirmeyi öneriyorlar. ben her işi kendim yapmayı seviyorum. saçımı da kendim kesiyorum. kesmekten kastım uçtan 1 cm almak. Model vermek değil :) saçımda kat olmadığı için bu daha kolay oluyor. 

5.    Bol bol sebze meyve et ve balık yiyin… iyi beslenmek sizi sağlıklı kılar. Saçınız vücudunuzun bir parçası olduğuna göre saçlarınız da sağlık kazanır. Ayrıca sarımsak, sarımsaklı yoğurt yemek saça çok faydalı. Hatta geçenlerde habelerde sarımsaklı sabundan bahsediyordu. Saça iyi gelir diyordu. Gerçekten iyi gelir. Kokusu kötüymüş ama yıkarken kokmuyormuş. En kısa sürede alacağım. Sizlerle de paylaşırım sonuçları.

·         Saçınız protein yapısında olduğundan, diyetinizde bol protein olmalıdır. Tavuk, balık, yumurta, soya, baklagiller, ve fındık bol bol tüketmelisiniz. Bu gıdalar saçın yapı taşı olan keratin tabakasının sağlıklı olmasını ve gelişmesini sağlar.

·         Sağlıklı yağ tüketin. Trans yağ, doymuş yağ tüketmeyin. Omega 3 yağı saç için çok faydalıdır. Omega 3 bitkisel yağlarda ve deniz ürünlerinde bulunur. Örneğin balık, ceviz, ısbanak, semizotu, keten tohumu yağında bol bulunur. Balık yağı tableti kullanabilirsiniz. Balık yağı içeren B-komplex tableti saç foliküllerinin gelişimini hızlandırır.

·         Çinko ve demir diğer vitaminlerle birlikte sağlıklı saç için mutlaka gereklidir. Çinko eksikliği ve demir eksikliği anemisi görülen kişilerde saç zayıflar, dökülür. Kırmızı et, mercimek, soya demir bakımından zengin besinlerdir. Çinko dokuların yenilenmesinde rol oynar. Kırmızı et, istiridye, kabak çekirdeği, bitter çikolata ve kakaoda bulunur.

·         C vitamini eksikliği saçın zayıf,donuk ve kırılma eğiliminde olmasına sebep olur. C vitamini yaşlanma etkilerini azaltır, atomların serbest radikalleriyle savaşır yani aynı zamanda antioksidandır. Vücudumuz kollajen yapımında c vitamini kullanır. Kollajen saç yapılanmasında çok önemlidir. Ayrıca C vitamini diğer yapı bloğu olan demirin emilmesini de sağlar. C vitamini depolanmaz fazlası vücuttan atılır bu nedenle günlük bol C vitamini tüketmeye özen göstermeliyiz.

İyi beslenme, sağlıklı ve stresten uzak yaşam, saçlarınıza da yansır.

Tiroid anormallikleri, kanser, anemi, diyabet, menapoz gibi sebepler de saçlarınızı olumsuz etkiler.



6.    Ev yapımı doğal saç kürlerini uygulayın

İşte size birkaç tarif,

·         Bir  tutam sinameki otu yaklaşık bir bardak suda kaynatılır süzülüp ılıtılır. İçine 1'er adet Bemiks ampul, Bepanten ampul ve Evigen ampul ayrıca zeytinyağı, argan yağı, badem yağı çörekotu yağın vb. bazılarını veya hepsini birden  ekleyebilirsiniz. Bu karışımı saç diplerinize ve tüm saça uygulayın. 3 – 4 saat bekletin. Sonra yıkayın. Bu karışım saaçınızda nekadar durursa okadar iyi.

·         Aloe vera ve bal karışımını saç diplerinize sürün ve 20 dk bekletip yıkayın.

·          Domates ve  1 yemek kaşığı zeytinyağını blendırdan geçirip biraz ılıyana kadar ısıtın. Saç diplerine uygulayın.  Aloe vera da ekleyebilirsiniz. Bu karışım mümkün olduğunca saçınızda kalmalı. Sonra yıkayın. Bu kürleri sık sık uygulayın.

·         Ayrıca biberiye şampuanı kullanın. Ve biberiye çayı ile her gün saçlarınızı yıkayın. Biberiye çayı yapmak için bir tutam biberiyeyi 1 bardak kaynar suda 10 dk demleyin.

·         Biotin de saç ve tırnak uzamasını sağlar.